Successful Blog’un yazarlarından ME “Liz” Strauss’un yazdığı makale dikkatimi çekti ve Liz’in kariyeri de göz önüne alındığında görüşlerinin dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum. Bakın ne demiş blog özeleştirisi yapma hakkında;
En son ne zaman blog’unuza okurlarınızın gözü ile baktınız? Eğer sadece kendinizi için yazıyorsanız, zaten her gün okurlarınızın gözü ile bakıyorsunuz… Kalabalığınız sizsiniz ve gerisi önemsizdir.
Geriye kalanlarımız ise “bir”den biraz daha çok kişiden oluşan bir kalabalığın arayışındayız.
İnsanlar bilinçsiz eğilimlere sahiptirler. Yapmayı sevdiğimiz birçok şeyi yaparız ve sevmediklerimizi de reddederiz. Bu da, bizim bakış açımızdan bakıldığında muhteşem görünen, ama okurlarımız tarafından fark edilecek ve büyük ihtimalle de bize aktarılmayacak açık noktalara sahip bir blog oluşturmamıza neden olabilir.
Lütfen beni yanlış anlamayın. Ne yaptığımızı bildiğimiz sürece, bazı şeylerin konunun dışında bırakılması normaldir. Her blog’un her şeyi yapması gerekmez. Aslında, çoğu gerçekten yapmamalıdır da. Ama koskoca bir açığa sahip olarak ortalıkta dolaşmak, özellikle de bunun farkında değilseniz, utanç verici olabilir.
Ardından da, kendisine göre, bir blogcunun özeleştiri yaparken neleri göz önüne alması gerektiğini listelemiş;
- Kalabalık: Okurlarınız blog’unuzu tanımlarken hangi kelimeleri kullanıyorlar? Sitenizin en çok nesini seviyorlar?
- Amaç: Blog’unuzun amacı ne? Neden var? Blog’unuzun amacı onu okurların rahatlıkla görebileceği bir yerinde belirtilmiş mi? Blog’unuz bu amacına hizmet etmekte ne kadar başarılı?
- Dizayn: Blog’unuzun görünüşü, türüne uygun iletişimi sağlayabilecek uygunluğa sahip mi? Sayfalarınız arasında dolaşım yeterince kolay mı ve okurların sezgilerine ne kadar hitap ediyor? Blog gönderileriniz arasında birinden diğerine bir akış var mı? Renk paleti, grafikler ve yazım tercihleri içeriği destekliyor mu? Yoksa dikkat mi dağıtıyor?
- Gönderiler: Bilgi edinmeye gelen okurlarınız için tutarlı aralıklarla gönderiler yazıyor musunuz? Gönderileriniz blog’unuzun özel amacına ve stiline uygun mu? Çeşitlilik sunuyorlar mı ve blog’unuzun amacına ve stiline olan ilgiyi artırıyorlar mı?
- Yorumlar: Bir topluluk bilinci oluşturmak adına, yorumlarınız okuyor ve onlara cevaplar yazıyor musunuz? Hangi gönderilerinizin en çok yorum topladığını ve hangilerine hiç yorum yapılmadığını göz önüne alın. Bu durum gönderilerinizin başlıklarını nasıl etkiliyor?
- Teknik detaylar: Yakın zamanda blog’unuzun çeşitli tarayıcılarda görüntülenip görüntülenmediğini veya ne kadar hızlı açıldığını denediniz mi? Yararlandığınız plug-in ve diğer araçlarınızı doğru ayarlayabildiniz mi, yoksa eğlenceyi daha karmaşık bir hale mi getiriyorsunuz?
- Yazım: Yazı diliniz anlaşılır ve okurlarınıza saygılı mı? Okurlarınızın sizin kim olduğunuzu anlayabilecekleri bir yazı dili kurabildiniz mi? Blog’unuz gramer, kullanım, imla ve noktalama hatalarından tamamen arındırılmış mı?
- Organizasyon: Okurlarınızı geçmişteki gönderilerinize yönlendirebileceğiniz kategoriler oluşturdunuz mu? Yeni okurlarınızın ilgisini çekebilecek “eski inciler”inizi ön plana çıkarıyor musunuz? Kategori başlıklarınız okurlarınızın anlayabileceği şekilde mi?
- Pazarlama: Okurlarınızın sizin farkınıza varmaları için ne yapıyorsunuz? Dizinler tarafından listeleniyor musunuz? Benzer blog’ları okuyor ve yorumlar yazıyor musunuz? Feed’iniz var mı?
Liz’in listesi beni gerçekten düşündürdü. Genel hatları ile bu listeye aykırı bir durumum yok gibi geliyor bana, ama kim bilir, belki de bir “kara delik” ile dolaşıyorumdur :) Liz yazısını aşağıdaki şekilde noktalamış:
İyi yayıncı olabilmenin bir kuralı şöyle der; okuru kurtarın, kendinizi değil. Sonunda pişman olmazsınız.
Katılmamak elde değil.
Kaynak;